
Gitmesek de kalmasak da o köy bizim köyümüzdür...
Atalarımın memleketine gittim Eylül ayında. Yazmaya yeni fırsat bulabildim.
En son ilkokul 5. sınıfta gitmiştim. Çok da bir şey hatırlamıyordum aslında Nasrullah haricinde.
Yola çıktığımız tarih 9 Eylül gecesi...
Sabahın ilk ışıklarıyla indik Ilgaz'daki tesislere. Bütün yol uyumuş olmanın verdiği uyuşukluğu, otobüsten dışarı ilk adım attığımda içime çektiğim temiz ve soğuk hava, aldı götürdü.
Yoğun bir gezi programı var... Camiler, külliyeler, Kastamonu Kalesi... Hepsi kısa kısa ama keyifli... İlk gün böyle bitti gitti...
İkinci gün ise asıl güzel program... Doğa...
Sabahtan yola çıktık Valla Kanyonu için.

Kastamonu'nun Pınarbaşı ilçesinin içinde bulunan kanyona ulaşmak için Muratbaşı Köyü'ne gidiyorsunuz önce... Köyde arabayı bıraktıktan sonra mükemmel bir ormanın içinden yürüyorsunuz kanyona ulaşmak için. Yol bitmesin istiyor insan. Hava hafifi yağmurlu, sık bir orman, mis gibi bir hava... Ormandayız...

20 dakikalık bir yürüyüşten sonra
kanyondayız... Kanyonu tam tepeden görebilmek için bir platform yapılmış... Yükseklik korkusu olanlara çıkmalarını tavsiye etmiyorum :)
Platformun üzerinden kanyonun dibine bakıyoruz....

Geri dönüş vakti... Aynı orman yolu... İstikamet, Ilıca Şelalesi... Mevkii yine Pınarbaşı...

Hayatımda gördüğüm en güzel mavilerden biri bu şelalenin rengi. Çevresine verdiği hayatsa inanılmaz...


Şelalenin hemen çıkışında dağlardan toplanan Kanlıca mantarlarıyla yapılan gözlemeyi de yediniz mi işlem tamam...Artık geri dönebilirsiniz. :)
Mutlaka gidiniz ve görünüz...
What is next?